6 Mart 2024 Çarşamba

Konferans: Çağdaş sanatı neden anlamıyoruz?

 


Norbert Lynton “Modern Sanatın Öyküsü” adlı kitabının “Modern Toplumda Sanatçı” adlı bölümünde yirminci yüzyılın sanatçısını tarif ederken şu cümleleri kullanır:


...yirminci yüzyılın sanatçısını temsil etmesi için, biz, hangi imgeyi seçeceğiz? Satranç oynarken ya da ‘Büyük Bardak’ hakkında, dikkatle çalışılmış yarı-bilimsel notlarını hazırlarken Duchamp’ı mı? İş tulumu içinde telefonda, belki onun yerine resmini yürütecek olan tabela çizerine, talimatlarını verirken Mohaly-Naggy’mi? ...Kara gözlükleri ardında Warhol’u mu? ...Mavi boyalı vücutlarını bir tuvale sürtmelerini gösterirken Klein’i mi? ...Bir Fotoğraf Gerçekçisini mi? Film makinesi, buldozer ya da bilgisayarla çalışırken bir sanatçıyı mı...”


Bu alıntıdan da anlaşılacağı gibi, günümüz sanatçısını betimleyecek ortak bir imge yoktur. Sanatçı için geçerli olan bu durum doğal olarak sanat içinde geçerlidir. Bugün sanat alanında birbirinden farklı, belki taban tabana zıt anlayışların, üslup ve tarzların yan yana var olabildiğini görüyoruz. Panaromaya egemen olan bu yanyanalık, her hangi bir hiyerarşi içermemektir.


Başka hiçbir dönemde rastlanmayacak olan bu çok çeşitlilik, belki bize artık garip gelmiyor ama, sanat bu çeşitliliğine rağmen bizi etkilemiyor da. Sanata karşı gittikçe yayılan bir kayıtsızlığı gözlemliyoruz. W. Benjamin’in deyişiyle “sanat eserleri artık bize seslenmiyor”. Gittikçe artan bir hızla sanatsal tavır ve üsluplarda çoğalma görüyoruz. Ama ortaya çıktıkları kadar hızla kaybolan bu yapıtlar bizi sarıp sarmalamıyor.


Sanki sanat için gerçek olan sadece bu sirkülasyon. Sanat sanki genel meta üretim ve tüketim kalıplarına uymuş, yeni görünümlü mal kuşaklarının ortaya çıkışına neden olan itkiye kendini bırakmış gibi. Her sanatsal olay bizi biraz oyaladıktan sonra, yenisi için ortalığı boşaltma telaşına kapılıyor. Sanatın karakterinde köklü bir değişiklik hissediyoruz.

Film Okuma: Yurttaş Kane

Bir süredir ara verdiğimiz film okumalarına bir sinema klasiği ile geri dönüyoruz: Yurttaş Kane. Orson Welles’in 1941 yap...